30 Eylül 2018 Pazar

"Siz Olsanız Ne Yapardınız" // İşe Yarar Bir Şey - Film Yorumu


Bazı ağır konular vardır hayatta, onların bahsi geçtiği an insanın içi sıkılır, nefes alamaz sanki. O konuları duymak bile istemez insan. Ötenazi de bunlardan biri kuşkusuz. Çok acıklı bir konu kesinlikle. İşe Yarar Bir Şey de ötenazi konusunu öyle bir anlatıyor ki bir yandan geriliyor insan ama bir yandan da sakinlik doluyor insanın içine.

25 yıl sonra lise arkadaşlarıyla buluşmak için yolculuğa çıkan hem şair hem de avukat bir kadın ile oyuncu olma hayali ile yaşayan fakat başka bir amaç için yolculuğa çıkan bir kadın, bir de yolun sonunda onları bekleyen, yatalak, hayattan vazgeçmiş bir adam... Üçü de çok sessiz, çok sakin olsalar da dışarıdan bakınca, içlerinde fırtınalar kopuyor. Onları izlemek, özellikle üçü bir aradayken izlemek
müthişti.

Benim filmde en sevdiğim unsur kesinlikle tren yolculuğuydu. Hayatımda hiç tren yolculuğu yapmadım (hızlı trenleri trenden saymıyorum kuşkusuz) fakat filmlerden görüp kitaplardan okuduğum kısmıyla tren yolculuklarını çok keyifli buluyorum. Ve filmde de tekerleklerin çıkardığı ses, birbirlerini tanımayan insanların küçük vagonlarda bir arada bulunması, vagonun camından bakınca birçok farklı hayata tanık olabilme şansı beni çok etkiledi.

Hoşuma giden şeylerden biri de tabii ki baş karakterlerden birinin avukat ve aynı zamanda şair olmasıydı. Okuduğu kitaplara, şiirlere dikkat ettim, anlattığı öyküleri keyifle dinledim. Yani aslında film küçük bir edebiyat şöleni de sunuyordu izleyiciye diye düşünüyorum.

Böyle sessiz, böyle derin karakterler; böylesine dramatik bir konuyu anlatma meselesi de çok önemli. Ki filmin üslubu her şeyi mükemmel hale getirdi. Diyaloglar şiir gibiydi adeta. Çok etkileyici bir senaryosu vardı filmin. Karakterler konuştukça huzur buluyordu insanın içi.

Bir şiir kadar sessiz, bir şiir kadar naif ve bir şiir kadar etkileyici bir filmdi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder