21 Eylül 2018 Cuma

"Muhatapsız Kalmak Öldürüyor Bazılarını" // Kuşlar Yasına Gider (Hasan Ali Toptaş) - Kitap Yorumu


Hasan Ali Toptaş ile tanışma kitabım oldu Kuşlar Yasına Gider. Kitabın ruhu, cümleleri, her şeyi beni büyüledi adeta.


Bir baba ile oğul arasındaki ilişkiyi anlatıyordu kitap. Birbirinden sessiz iki erkekti onlar aslında. İkisi de birbirinden duygu yüklü, içliydi. Ben kitabı okurken birbirlerini çok sevdiklerini hissettim. Hiç dillendirmeden, dışa vurmadan seviyorlardı birbirlerini. Anadolu insanının sıcaklığı vardı yüreklerinde sanki.

Baba hastaydı, oğlu onun için çabalıyordu ama baba yediremiyordu bunu kendine. Babaydı o, oğlu karşısında güçsüz kalamazdı. Hastalıktan ölürdü de oğlunun gözlerinin içine bakamazdı hasta hasta. Bilirdi takatsiz kaldığını içten içe. Daha da tutamadı kendini, ağladı doya doya.

Oğul da sıkıntılı. Kendisi bir yazar ve eleştiriliyor, hayatın en acı tokatlarını yiyor belki de. Ama o da hüzünden kendini parçalıyor da babasına anlatmıyor. Anlatmıyor çünkü oğlunun mutsuz olduğunu düşünmesini istemiyor. Sonra o da dayanamıyor, anlatıyor doya doya.

Birbirlerine içlerini dökme şekilleri beni çok etkilemişti. Aslında ne kadar değer verdiklerini göstermişlerdi birbirlerine. Zamansız dertleşme olmuyormuş demek ki diye düşündüm. Önemli olan derdini hemen anlatıp tüketmek değil, dolup taştığında doğru kişiye boşaltabilmekmiş demek.


“Demek seni gözünün içine baka baka aldattı ha, dedi bana dönerek yeniden; bir şey söyleyeyim mi, sana da zaten aldatılmak yakışırdı oğlum.”

İki ana karakter dışında köydeki insanları okurken de içim ısındı. Anadolu insanının en güzel temsiliydiler belki de. Öyle duygulu, öyle bilge insanlardı ki... Köy evinde tüm ailenin sıkış tıkış bir odada oturup saatlerce sohbet etmesi, tüm seslerin birbirine karışmasına rağmen alınan keyif kitapta okumayı en çok sevdiğim kısımlardan olmalı.

Hele de Hüseyin Dayı... Atına olan sevgisi ve atı öldüğünde yaşadığı acı... Telefonu her çaldığında ve at her kişnediğinde ben Hüseyin Dayı'nın gözlerini gördüm sanki, bir şekilde belirdiler karşımda. Dolu doluydular, hüzün yayıyorlardı etrafa. Bu kadar da içli olunur mu ki?..

Hasan Ali Toptaş, Kuşlar Yasına Gider'de bize çok yürekten, çok samimi bir hikaye sunuyor. Hikaye o kadar duygusal ki okurken sanki yazarın mahremine, yüreğine girmişim gibi hissettim. Bazı cümlelere tebessüm ettim, bazılarıyla ağladım, bazıları da yüreğime kazındı.

“Var, dedi Cavit'e dönerek; vurduğunda bağırıp çağırır yahut herhangi bir ses çıkartırsan, yarası ne kadar ağır olursa olsun, sese tutunup ayağa kalkar domuz, imkânı yok ölmez! O yere yıkıldı mı sessiz olacaksın bu yüzden, gıkını bile çıkarmayacaksın.
Allah Allah, dedi Vakkas Dayım, ben hiç duymamıştım bunu.
Öyledir, dedi Zübeyir; bazı canlıları yara öldürmüyor, muhatapsız kalmak öldürüyor.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder