Nasıl bir hikayeyle karşılaşacağımı merak ederek ve heyecanla okudum Martı Jonathan Livingston'ın hikayesini... Samimi bir dille yazılmış, sıcak, insanın içine işleyen bir öyküydü...
Öykümüz uçma sevdalısı martı Jonathan Livingston'ın etrafında dönüyor. Jonathan, diğer martılar aksine sadece yiyecek edinmek için uçulması gerektiğine inanmıyor. Kendini uçma konusunda geliştirmek istiyor, uçmayı adeta bir sanat olarak görüyor. Bu yüzden sürekli kendi kendine çalışmalar yapıyor. Başta martı sürüsünün başkanı olmak üzere herkes bu durumu yanlış bulunca Jonathan, Sarp kayalıklara sürülüyor. Fakat Jonathan kısa bir süre sonra kendisini uçma sevdalısı martıların bulunduğu bir sürüde buluyor. Sürünün en yaşlısı ve en iyi uçucusu Chiang'dan harika dersler alıyor. Ve bir süre sonra artık hayata farklı bir pencereden bakarak eski yaşam alanına dönüyor. Kendi öğrendiklerine o kadar hayran ki başkalarına da öğretmek istiyor. Yavaş yavaş öğrenciler ediniyor: İçindeki uçma merakı yüzünden sürüden kovulanlar, Jonathan'ın uçuşuna hayran kalanlar, hayatın amacının sadece gemilerin etrafında uçup yemek kapmak olmadığını düşünenler... Öğrencilerine uçmanın asıl yolunu öğretiyor Jonathan: "Başlarken, bilmeniz gereken, bir martının sınırsız bir özgürlük düşüncesine ve Yüce Martı düşüne sahip olduğu, bir kanat ucunuzdan diğerine tüm bedeninizin onun hakkında düşündüklerinizden başka bir şey olmadığıdır."
Küçük detaylar yüzüme bir tebessüm yerleştirdi: Martı başkanı, Sarp kayalıklara sürülmek... Ayrıca Jonathan'ın ailesinin kullandığı bir tabir de beni oldukça güldürdü: "Hem niçin avlanmıyorsun oğlum? Artık bir kemik bir tüy kaldın."
Richard Bach'ın vermek istediği ders harikaydı!!!...
Son olarak Epsilon, bu harika basım için bir alkışı hak etmiyor mu???
Richard Bach'ın vermek istediği ders harikaydı!!!...
Son olarak Epsilon, bu harika basım için bir alkışı hak etmiyor mu???
Ben hayatımda Jonathan kadar zeki, onun kadar tutkulu bir martı görmedim. Ve uçuşuna hayran kaldım. Artık her gökyüzüne baktığımda Jonathan'ı orada hissediyorum.
Jonathan'ın ilk öğrencisi martı Fletcher'ın Jonathan için kurduğu çok güzel bir cümle vardı: "Eğer biri karadan bin mil ötesini nasıl görebileceğini başka birine gösteriyorsa, bu kesinlikle martı Jonathan Livingston olmalı, diye düşüneceğim." Kesinlikle!!...
Bende uçma isteği uyandıran Jonathan Livingston'ın öyküsü, okuduğum an içimi ısıttı ve yüzüme büyük bir tebessüm yerleştirdi. Gökyüzünde görüşürüz Richard Bach....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder