Başlangıç kitabı Efsane’yi okuduğum andan sonra direk bu
kitaba gün saymaya başlamıştım. Kitabın Türkçeye çevrilmesi, satışa çıkması
derken kendimi Deha’yı okurken buldum.
Serimizin ilk kitabı Efsane’de, karakterlerimiz June ve Day, Cumhuriyet’ten kaçmayı başarmışlardı. Day birazcık yaralansa da… Onlar kaçmaktayken çok şaşırtıcı bir haber alıyoruz. Hep birlikte Cumhuriyet’in yöneticisi Seçmen Primo’nun öldüğünü ve yerine oğlu Anden’ın geçtiğini öğreniyoruz. Halk da Day’in idamı (!) üzerine bir de bu haberi alınca sinirlenmeye başlıyor. Böylece Cumhuriyet yavaş yavaş isyana sürükleniyor. Day ve June da Day’in kardeşi Eden’ı Cumhuriyet’in elinden kurtarmak ve sınır ülkesi Koloniler’e ulaşmak için isyancı bir grup olan Vatanseverler ile güçlerini birleştiriyorlar. Vatanseverler tabii ki hiçbir şeyi karşılıksız yapmıyorlar. June ve Day’den, yeni Seçmen’e suikast düzenlemelerini istiyorlar. Böylece Cumhuriyet’in değişeceğine ve yeni dünya düzeninin halkın hoşuna gideceğine inanıyorlar. Planlarını gerçekleştirmeye June ile başlıyorlar. June, Anden’ı tanıdıkça, onun hiç de babasına benzemediğini fark ediyor. Belki de Anden değişimin asıl anahtarı olabilir, diye düşünüyor. Ve ikilemde kalıyor; Vatanseverler’e mi inanmalıyım, gördüklerime mi?
Öncelikle Pegasus Yayınları’nı bu harika baskı için tebrik etmeliyim. Day’in bölümlerini mavi basmaları harikaydı.
June’un gözlem yeteneği hakkında konuşmadan edemeyeceğim. Çünkü
June ne zaman bir gözlem yapsa kendimi gülmekten ve birkaç kelime
mırıldanmaktan alamıyorum: “June nesin sen?”
Ve bu kitapta iki yeni dünyayla daha tanıştık; Vatanseverler’in
ve Koloniler’in dünyası… Gerçekten zekice kurgulanmıştı. Özellikle Marie Lu’nun
seri için yarattığı dünya düzeni de hoşuma gitti. Yükselişe ve düşüşe geçen
milletler, yeni diller… Ayrıca o haritaya ihtiyacımız vardı. Teşekkürler!!..
Ayrıca Day’in June’a
yaptığı ataş yüzükten ben de istiyorum. Hayran kaldım o yüzüğe…
'Ben söylemiştim,' dediğim birçok bölüm oldu Tess hakkında... June'u kıskanması ve Day'i ondan soğutmak için harcadığı çaba, beni rahatsız etti. Tess'i sevmiyorum!!
'Ben söylemiştim,' dediğim birçok bölüm oldu Tess hakkında... June'u kıskanması ve Day'i ondan soğutmak için harcadığı çaba, beni rahatsız etti. Tess'i sevmiyorum!!
Kaede'yi de bir abla gibi sevdim. Sanki Day ve June'un ablasıymış gibi hissettirdi. İyi bir pilot olan Kaede, Day ve June'a oldukça yardımcı oldu. Her zaman kalbimde olacak. Anden'a gelecek olursak, babası Primo'dan sonra harika bir Seçmen olduğu su götürmez bir gerçek. Yenilikçi, her şeyden haberdar ve oldukça olgun bir yönetici. Kimse tarafından sevilmemesi ise tamamen bir haksızlık. Fakat June'a Princeps adaylığı teklifi her ne kadar büyük ve önemli bir teklif olsa da pek hoşuma gittiğini söyleyemeyeceğim. Aklımda June ve Day'in beraber askerlik yapacağı hayali vardı. Keşke!..
O nasıl bir sondu öyle!!!... İnsanı hem sinirlendiren hem duygulandıran bir sondu. Ya da insanı duygusuzlaştıran... Marie Lu'ya hayran kalmamak elde değil fakat kızmamak da öyle...
İlk kitap Efsane yorumum için buraya!!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder