7 Temmuz 2017 Cuma

"Dinliyorsan Geç Kalmışsın" // 13 Reasons Why 1. Sezon Yorumu

Yayınlandığı ilk andan beri sürekli gündemde olduğundan mütevellit hem merak ediyor hem de şüpheyle yaklaşıyordum diziye. Beğenip beğenmeyeceğim hakkında büyük soru işaretleri vardı kafamda çünkü kurgu oldukça depresifti, beni nasıl etkileyeceğini tahmin edemiyordum. Cesaretimi topladım ve izlemeye başladım ki ne göreyim? 48 saat dolmadan ilk sezonu bitirmişim bile. İşte benim yorumumla 13 Reasons Why!
17 yaşında, Hannah Baker adındaki genç bir kız trajik bir şekilde intihar ediyor. Ölümünden sorumlu tuttuğu 13 kişi için birer kaset kaydediyor ve bu kasetleri dinlemeleri için onlara bırakıyor. Dizinin başlaması da kasetlerin Clay Jensen adındaki gencin eline geçmesiyle oluyor. Kasetleri dinleyerek Hannah'nın ölümünden sorumlu insanları keşfediyor ve bir sonraki kaseti merakla bekliyor. Ki kafasındaki asıl soru şu: "Ben Hannah'yı öldürecek ne yaptım?"

Dizinin, izlediğim gelmiş geçmiş en iyi gençlik dizisi olduğunu söylemem kesinlikle abartı olmaz. Müzikler, senaryo, oyunculuklar o kadar yerindeydi ki her geçen bölümde daha da bağlandığımı söyleyebilirim. Özellikle yaşanan gelişmeler açısından son üç bölüme aşık olduğumu söylersem yalan olmaz. Hele ki 11. bölümde bir sahne var ki Clay, Hannah hıçkıra hıçkıra ağlıyor tabii bir de ben!.. 

Hannah, çok hassas bir kız. Hannah'nın başına gelenler gerek lisede gerek de hayatımızın diğer zamanlarında aslında hepimizin yaşayabileceği sıkıntılar olmakla beraber herkesin bunların üstünden aynı ruh sağlığıyla çıkamayacağı aşikar. Hannah'nın bu yaşadıklarını atlatmaya çalışması da oldukça zor. Çünkü kendini yalnız hissetmekle beraber hep çaresizlik ve rezillik korkusuyla yaşıyor diyebilirim. O sebeple verdiği intihar kararının abartı olmadığını ve yaşadıklarını aslında hiç de abartmadığını söylemem gerekir.

Her bir kasedin neler içerdiğinden, karakterlerin neler yaptığından, suçlarından ayrı inceleme yazılarında bahsedeceğim. Spoiler vermeden, dizinin temel kısımlarını açıklamak için birkaç şey söylemem gerekirse: Hannah arkadaşlarından kazık yiyip taciz ve zorbalığa uğruyor. Destek alabileceği, içini tamamen dökebileceği ve onu tam olarak anlayabilecek kimse yok. Belki tek bir kişi var: Clay Jensen. Ama o da olmuyor.

Beni diziyi bu kadar hızlı bitirmeye iten şey aklımdaki tek bir soruydu: "Clay ne yaptı da kasetlerin içine girdi?" Bu sorudan da anlaşılacağı üzere Clay karakterini çok sevdim. Kendisi kibar, sessiz, akıllı bir gençti. Ayrıca diğer dizilerdeki nerd klişeleri yoktu. Yani okulun ineklerinden olmasının yanında amigo kızlarla da muhabbet edebilen bir insandı. Bu da beni ondan sıkılmaktan korudu.

Hannah'ya ise ne hissedeceğimi pek bildiğim söylenemez. Kendisine kızdığım birçok nokta vardı. Daha fazla paylaşmaya çalışabilirdi belki. Birçok yanlış karar verdi ama asla sonunun nereye varacağını bilemezdi o yüzden yargılamak da saçma olur belki. Kendisi adına çok üzüldüğümü, onunla ağladığımı, dertlendiğimi söylesem yeterli olur sanırım.

Diğer karakterlere bakarsak eğer Tony abimizi sevmemek diye bir şey olamaz zaten. Ve belki izleyenlere saçma gelecek ama Justin karakterine de ne kadar acıdığımı söylesem yeridir. Bir de Alex karakterinin çok güçlü olduğunu ve ikinci sezon kendisinin daha derinlerine inmek istediğimi dile getireyim. Lütfenn!..

Bol spoiler'lı, kaset inceleme yazılarının gelecek olmasını ümit ederken bu yorum yazısına da son noktayı koyuyorum. Ve sizleri dizideki en güzel şarkıyla baş başa bırakıyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder