Pegasus Yayınları'nın gün saydığı kitaplardan biriydi Kızıl Yükseliş... Tanıtım bültenini okuduktan sonra bende de heyecan yaratan kitaplardan biri oldu.
Farklı bir hikayesi olan Kızıl Yükseliş , Mars'ta geçiyor. Büyük bir savaş sonrası insanlar Mars'a yerleşiyorlar. Daha huzurlu bir hayat yaşamak için toplumu renk kodlarına göre sınıflara ayırıyorlar. Her renk kendi görevini yerine getirdiğinden rahat bir yaşam sürüyorlar. Altınlar, en üst sınıf, Toplum'u yönetiyorlar. Obsidiyenler, elit sınıfı oluşturuyor. Griler askeriyeden; Beyazlar hukuktan; Gümüşler ekonomiden; Sarılar tıptan; Yeşiller teknolojiden; Bakırlar bürokrasiden; Kahverengiler güvenlikten sorumlular. Maviler kaşiflik yapıyor; pembeler ise eğlendiriyor. Toplum'un en alt sınıfı Kızıllar ise Mars'ı daha yaşanılır hale getirmek için madenlerde çalışıyorlar.
Ana karakterimiz Darrow da Kızıllar arasında yaşayan, madende çalışan bir Cehennemdalgıcı. Bu görev oldukça tehlikeli ve zorlayıcı... Fakat Darrow Mars'ı kurtarma umuduyla halinden şikayet etmiyor. Ancak çok geçmeden Darrow Kızılların kandırıldığını ve kölelikten başka bir şey yapmadıklarını fark ediyor. Eşi Eo'nun intikamı ve adalet isteğiyle hırslanıyor.
Gelecek Altın hükümdarları ve yöneticilerinin mücadele verdiği zorlu Enstitü'ye katılmak için her şeyini feda ediyor. Adalet pahasına en zeki ve en tehlikeli Altınlarla savaşmayı göze alıyor. Hatta onlardan biri olmayı bile...
Ana karakterimiz Darrow da Kızıllar arasında yaşayan, madende çalışan bir Cehennemdalgıcı. Bu görev oldukça tehlikeli ve zorlayıcı... Fakat Darrow Mars'ı kurtarma umuduyla halinden şikayet etmiyor. Ancak çok geçmeden Darrow Kızılların kandırıldığını ve kölelikten başka bir şey yapmadıklarını fark ediyor. Eşi Eo'nun intikamı ve adalet isteğiyle hırslanıyor.
Gelecek Altın hükümdarları ve yöneticilerinin mücadele verdiği zorlu Enstitü'ye katılmak için her şeyini feda ediyor. Adalet pahasına en zeki ve en tehlikeli Altınlarla savaşmayı göze alıyor. Hatta onlardan biri olmayı bile...
Büyük bir Tribute olduğumdan hayatımın yarısı Açlık Oyunları serisini okuyup izleyip ona hayranlık duymaktan oluşur. Farklı birçok distopik, bilimkurgu eseri okumuş olsam da Açlık Oyunları benim için ayrıdır. Eğitim Kampı, Oyunlar... Ancak Kızıl Yükseliş'i okudum ve hissettiğim duyguyu 'Açlık Oyunları heyecanı' olarak adlandırdım. Enstitü süreci, haneler arası mücadeleler bende Oyunları okuyormuşum hissi uyandırdı.
En çok hoşuma giden şeylerden bir diğeri ise Pierce Brown'un bu kitaba özel bir dil kullanması. Toplum'da kullanılan çeşitli araçlara, eşyalara özel isimler vermiş. Örneğin; ÇekimBotları, sapanOrak...
Hikayenin içeriğinden dolayı pek kimseye güvenemedim, pek kimseyi de sevemedim. Darrow içime işledi, onda kendimden bir şeyler bulabildim; kadın dayanışmasından mıdır bilmem ama Kısrak'ı da çok sevdim. Darrow ile Kısrak arasında ayrım yapabileceğimi pek sanmıyorum. Ayrıca masum Julian da kalbimde yer etti. Onu unutmam mümkün değil.
Kızıl İsyan serisinin Kızıl Yükseliş'ten sonraki kitapları 'Golden Son' ve 'Morning Star'. Türkiye'deki çıkış tarihleri belli değil. Çok beklememek ümidiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder