10 Ağustos 2015 Pazartesi

Kağıttan Kentler (John Green) - Kitap Yorumu


Aynı Yıldızın Altında'yı okuduktan sonra bende de herkeste olduğu gibi John Green'e karşı bir hayranlık olduğunu inkar edemeyeceğim. Her şeyi tadında yaşatan bir yazar olduğunu düşünüyorum.
Kağıttan Kentlere gelecek olursak yeniden bir John Green okuma heyecanıyla almıştım kitabı. İlk bölümlerde kitabın beni kendisine bağlayamadığını düşündüm. Sonrasında hikaye ilerledikçe Margo'yu tanıdıkça içimde bir heyecan yeşermeye başladı. Artık onlarla beraber sürüklenmeye başladım ben de her yere. Kitabın iki günden az bir sürede bitmesi de kanıtıdır.


Hikaye Quentin'in ağzından anlatılıyor. Quentin 10 yaşından beri pencere komşusu Margo Roth Spiegelman'a aşıktır. Quentin dersleri iyi, ailesinin gözbebeği, örnek bir çocukken; Margo okulun en popüler kızı, macerayı seven farklı bir kızdır. Ara sıra evden kaçar ve arkasında tuhaf ipuçları bırakır. Disneyland'a giderken yatağının üstünde bir Mickey Mouse oyuncağı, Missisipi'ye giderken çorbasının içinde "M, S, I, P" şeklinde makarnalar...
Günlerden bir gün Margo, erkek arkadaşının ihanetini öğrenir. Bir gece Quentin'in penceresine gelir ve ondan yardım ister. Gece boyu Margo'ya yapılan ihanetin arkasında kimler varsa hepsini cezalandırırlar. Hikayemizin aşığı Quentin de ertesi gün her şeyin farklı olacağını, Margo'yla yakınlaşacağını düşünür. Fakat o geceden sonra Margo okula gelmez. Quentin onun yine kaçtığını öğrenir. Başlarda her zamanki gibi küçük bir oyun olduğunu düşünürler ama Quentin bu sefer ciddi olduğunu fark eder. Margo, Quentin'e ipuçları bırakmıştır. Quentin iz sürmeye başlar. Arkadaşları da ona bu yolda yardım eder. Eğlenceli, bol maceralı bir serüven yaşarlar. Quentin ise Margo'ya yaklaştıkça onun hakkındaki düşüncelerini gözden geçirmeye başlar.
Quentin'in Margo'yu ve kendini bulma öyküsü...
Sevdiğim yanlarına bakarsak Quentin'in en yakın arkadaşları Ben ve Radar'la olan ilişkisinin çok hoşuma gittiğini söyleyebilirim. Ayrıca ne olursa olsun arkadaşı Lacey'nin de Margo'nun peşinden gitmesi gayet güzeldi.
Asıl ilgimi çeken kitapta geçen şehir Agloe'nun hikayesiydi. Sadece harita yazarının haritanın çalınmasını engellemek amaçlı oluşturduğu kağıttan bir kent...

Margo her ne kadar farklı ve gizemli bir karakter olsa da, Quentin birçok fedakarlıkta bulunsa da ya da Radar çok zeki olsa da benim favorim kesinlikle Ben oldu.
Ben'in konuşma tarzı, saçma esprileri ve komik davranışları okurken en keyif aldığım kısımlardandı. Ben, beni oldukça eğlendirdi. Ne de olsa OBİRBÖBREKENFEKSİYONUYDU.

Keyifli bir hikaye olduğu kesin. Yine John Green'in arada hüzünlendiren, arada güldüren dili insana okurken keyif veriyor. Bazı kısımlarında hikayeden koptuğumu hissetmiş olsam da keyif alarak okudum. E, John Green beğenilmez mi? Ve son olarak; Tanrı yanında olsun John Green...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder