Uzun zamandır odama kapanıp deli gibi kitap okuduktan sonra, "Artık birkaç yazı yazayım" dedim ve sonuç olarak burdayım. Fangirl kesinlikle çok merak ettiğim kitaplardan biriydi ama aslında onu daha sonra okumayı planlamıştım ama dayanamadım ve erkenden okudum.
Rainbow Rowell'ın okuduğum ilk kitabı Fangirl oldu ve daha öncesi ile ilgili, nasıl yazdığı konusunda hiçbir fikrim yoktu. Okuduğum yorumlara baktığımda sürekli aynı karakterleri yazmış olduğu hakkında yorumlar gördüm. Beklentimi yüksek mi tutsam, düşük mü diye de bilemeden okudum.
Cath'in oda arkadaşı Reagan ve onun eski erkek arkadaşı Levi ile tanışmaya başlayınca hayatına yeni renkler katılıyor.
Öncelikle şunu söylemem lazım ki Cath bana en çok benzeyen kitap karakterlerinden biri. Kendime çok benzettiğim için onu okumak çok daha kolaydı. Levi'ye de hayran oldum resmen! Hayatımda okuduğum en tatlı karakterlerden biriydi. Cath ve Levi arasındaki ilişki de iyiydi, özellikle bayıldığım bir şey var ki Cath'in Levi'ye kitap okuması. Başta Levi'nin disleksi olduğunu düşünmüş olabilirim ama öyle olmadığı kesin. Mamafih hala neden kitap okumakta o kadar zorlandığını çözemedim.
Bir Potterhead olarak kitabın en çok Simon Snow kısınlarını beğendiğimi söyleyebilirim. Gerek Gemma T. Leslie'nin orijinal pasajlarını gerek Cath'in kurgusu bence en zevkli kısımlardı. Fakat yazar onları çok kısa tutmuş bence, keşke daha uzun olsalardı. Yazarın neden böyle yaptığını da anlayabiliyorum, insanların asıl kurgunun dışına çıkınca sıkılırlar, diye düşünmüş olmalı. Ki bu yönde olumsuz yorumlar olması onu haklı da çıkarıyor.
Kitabı beğendim. Kendini okutan bir kitap olduğunu düşünüyorum ki dili oldukça basitti. Simon Snow kısımları çok akıcıydı. Fakat okumadan önce kitaba aşık olacağımı düşünürdüm, olmadım! Fangirl adında bir kitabın fangirl birini kendine aşık etmesi gerekmez miydi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder